Deyimler ve Öyküleri 6

Köylünün Birisi, güz vakti ari kovanlarindan bal peteklerini toplar, tahta teknelere doldurarak, satmak üzere kasabaya getirirmis. Kendisine bakkal bir müsteri bulmus. Pazarlik yapmislar, üç asagi, bes yukari derken anlasmislar. Sura balin tartilmasina gelmis.Bakkal, bali tartmaya baslamis, ama terazisinin kefesine koyacak yarim okka'dan baska agirligi olmadigi için, köylünün getirdigi koca koca petekleri, elleriyle böler parçalar kefeye öyle koyarmis. Tabi bu arada elleri dirseklerine kadar bal oluyormus. Ne yapsin o da, eline koluna bulasan bu bali yalamaya baslamis.Köylü bu durumdan biraz rahatsiz olmus:"Emmi, balin yarisi yalamaya gidiyor" diye söylenmis.Bakkal: Agam, iskillenme, kastim yok! Ama bilirsin ki, bal tutan parmagini yalar!" demis.Türkçe'nin, deyimler yönüyle zengin bir hazineye sahip oldugu süphesizdir. Hepimiz konusmalarimizda ve yazilarimizda bu hazineden faydalaniriz, ama çogumuzun, kullandigimiz deyimlerin kaynagindan habersiz oldugu da bir gerçek. Bunun en önde gelen sebeplerinden biri, bu deyimlerin ilk kullanildigi durum ve olaylarin öykülerine ulasabilecegimiz derli toplu bir çalismanin hâli hazirda bulunmayisidir. Iste "Deyimler ve öyküleri" dizisi bu sahadaki eksikligi gidermek amaciyla hazirlandi."Ikinci öykü dizisi" okuyucularini, merakla izlenecek, neseli bilgilerle dolu bir yolculuga çagiriyor.