Din Üzerine

Felsefe ve Din: Bu ikisinin bir digeri karsisindaki konumu nedir? Her ikisi de hakikat arayisi içinde insana yardimci olma iddiasinda olduguna göre nasil oluyor da biri digerini ortadan kaldirmaya çalisiyor ya da beriki öbürünü susturmaya kalkisiyor? Kalabaliklari felsefi olarak aydinlatmak mümkün müdür? Mecaz ihtiyaci böyle bir aydinlatma imkânsizligindan mi kaynaklanmaktadir? O halde aradaki fark, birinin saf hakikat, digerinin o hakikatin mecaza büründürülmüs ifadesi olmasindan mi ibarettir? Eger böyle ise avamin dilinde mecazin hakikate 'inkilâp etmesi' ne anlama gelir? Bu durumda dinin her türlü hukuk ve düzenin vazgeçilmez temeli olma iddiasi ne ölçüde savunulabilir? Schopenhauer Kitapligi'nin bu yedinci kitabi Din Üzerine'de daha önceki kitaplardan sözünü sakinmazligiyla tanidiginiz filozofun, içinde bulundugumuz sartlar açisindan da ilgisiz oldugu söylenemeyecek bu sorulari yine ayni dogrudanlik ve sakinmazlikla cevapladigini görecek ve yogun bir düsünce metni olmakla birlikte bunu da yine bir solukta okuyacaksiniz.