Martin Heidegger ve Varoluşçu Hermeneutik

Heidegger'in yanitini aradigi Varligin anlami sorusu diger tüm bilimlerin sorularindan farkli bir karaktere sahip olup anlama ve yorumlamaya dayanan hermeneutik karakterli bir sorudur. Ancak Heidegger'de anlama ve yorumlama, hermeneutik gelenekteki diger düsünürlerden farkli bir sekle bürünmüs olarak karsimiza çikmaktadir Heidegger, anlama fenomenini Varlik alanina kaydirarak, Varligin anlasilmasina dayanan bir ontolojik hermeneutik düsüncesi ortaya koyar. Bu yeni hermeneutik anlayisinin merkezinde ise Heidegger'in insani olani ifade etmek için kullandigi Dasein adi verilen varolanin varolus yapisi, zamansalligi ve tarihselligi yer almaktadir. Çünkü Heidegger'e göre, Varlik sorusunu yeniden sorma cesaretini gösterebilen ve Varligi kendi Varliginda konu edinen tek varolan Dasein'dir. Kendi varolus olanaklarindan yola çikarak önce kendisini anlayan ve ayni zamanda Varligi anlayan bu varolanin varolussalligi, Heidegger'in varolusçu hermeneutiginin kuskusuz en önemli parçasidir. Bu nedenle Heidegger'in varolusçu hermeneutigini konu edinen bu çalismada Dasein hermeneutik üzerinde durulmaktadir.