Öteki Tarih -3 Kemalist Devrimler ve İsyanlar

ABD'de 1929 Dünya Büyük Buhrani patlak verdiginde Türkiye olumlu bir döneme adim atmak üzereydi. Çünkü 1923 tarihli Lozan Baris Antlasmasi'nin parçasi olan gümrük duvarlarini düsük tutma zorunlulugu 1929 yilinda sona eriyordu. Ayrica o yil iyi bir hasat yapilmasi bekleniyordu. Ancak iç ve dis kosullarin birlesmesiyle durum birden tersine döndü. Halkta biriken öfkeyi tahliye etmek için Ankara tarafindan kurdurulan Serbest Firka 98 gün sonra yine Ankara tarafindan tarihe gömüldü. 10 Mayis 1931'de toplanan Üçüncü Kurultay'da Mustafa Kemal CHP'nin 'Ebedî Genel Baskan'i ilan edildi. Kemalizm partinin resmî ideolojisi oldu ve Alti Ok (cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçilik, devletçilik, laiklik ve inkilapçilik) ilkesi kabul edildi. Türkiye Cumhuriyeti halkinin 'sinifsiz, imtiyazsiz, kaynasmis bir kitle' oldugu ilan edildi ve partiye sinif kavgasina mahal vermeyecek sekilde toplumsal katmanlarin uyumunu saglayacak kanunlar çikarma görevi verildi. Ardindan partinin kurulus misyonuna uygun olarak, Halkevleri, Türk Tarih Tezi, Günes Dil Teorisi, Iskân Kanunu, Soyadi Kanunu, 'Vatandas Türkçe Konus!" kampanyalari, operalar, güzellik yarismalari, yurdun dört bir yaninda boy gösteren Atatürk heykelleri, 'milli' bayramlar, sapka-tayyör giymek gibi uygulamalarla Batili anlamda modern bir ulus-devletin tepeden inme insaasina hiz verildi.Recep Peker, 1934-1935 yillari arasinda Istanbul Üniversitesi'nde verdigi Inkilap Tarihi derslerinden birinde, projenin basindaki 'Sef'in tarifini söyle yapmisti: "Sef, bir siyasi partinin bütün ana düsüncelerini, iradesini, yapis kuvvetini ve serefini temsil eder. Sef, kendi ruhunda besledigi heyecan ve hararetle partisini ve muhitini isitir, aydinlatir…" 1936'da Recep Peker durumu tekrar özetledi: "Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletidir, parti devletle birlikte çalisir." 1937'de görünüste devletçilik-liberalizm kavgasi Basbakan Ismet Inönü'nün basini yedi.Kemalist toplum mühendisligine Menemen'de bir avuç Naksibendi ile Kürtler disinda açiktan tepki gösteren olmadi. Kürtler 1926-1930 arasinda Agri Dagi'nda bir 'Kürt Cumhuriyeti' kurmayi denediler. Rejimin tepkisi çok sert oldu. Zilan (Zeylan) Deresi cesetlerle doldu. 1937-1938'de ise Dersim'e kanli bir müdahalede bulunuldu. Bilanço resmi rakamlara göre 13 bini askin ölü, binlerce sürgün ve binlerce kayipti. 10 Kasim 1938'de Atatürk'ün ebediyete intikalinin acisini Hatay'in 1939'da anayurda katilmasi bir nebze de olsa azaltti ancak Ikinci Dünya Savasi kapidaydi...