Yakası Kürklü Yeşil Parka

"Simdi düsünüyorsun da, çocuklarina deger vermedikleri, karilarini dövdükleri için devrim yapamamis olmasindi babanlar? Belki de devrim yapmayi hiç istemediler kim bilir? Bu isteklerinin bir ucunun kendilerine dokunacagini sezdiler de, o nedenle bastan vazgeçtiler o çok inaniyor göründüklerinden." Yakasi Kürklü Yesil Parka'da yazar, 1970'lerden 12 Eylül 1980'e uzanan süreci okul öncesi yaslardaki bir kiz çocugunun gözünden -dünle bugün arasinda köprü kurarak- yansitiyor. Bedeli agir ödenmis sancili bir dönemin umutlarini, acilarini ve hayal kirikliklarini yer yer duyarlikli, yer yer coskulu bir dille romanina tasiyan yazar, "Istanbul'un gecekondu mahallesinde yasayan bir isçi ailesinin yasami, devrimci mücadele ile kesisirse ne olur?" sorusunun yanitini alisilmisin disinda bir yaklasimla, toplumsal ve kisisel çeliskileriyle gözler önüne seriyor. "Gögüs kabartan bir seydi su goministlik. Ne oldugunu, ne ise yaradigini bilmiyordun ama övünülecek bir yani oldugunu sezinliyordun. Yasamda sevimsiz buldugun ne varsa karsisina onunla dikilebiliyordun rahatlikla."(Tanitim Bülteninden)