Yavuz ve Midilli Kader Gemileri

Birinci Dünya Savasi basladigi sirada Ingiltere'nin bahriye naziri olan Winston Churchill, 1923'te kaleme aldigi harp hatiralarinda "Tarihte hiçbir geminin pusulasi Göben'inkinden daha büyük bir kiyima, sefalete ve yikima dogru rota göstermemistir" seklinde not düsüyordu. Gerçekten de, Almanya'nin Ingiliz deniz hâkimiyetine meydan okuma politikasindaki esas aktörlerden biri olarak insa edilen Göben muharebe kruvazörü ile hafif siklet yoldasi Breslau 1914'teki destansi bir kovalamacanin ardindan Osmanli payitahtina ulasmislar ve Alman diplomasisinin yirminci yüzyildaki en büyük zaferi olarak tanimlanan bir hamle ile Osmanli Imparatorlugunun Almanya'nin müttefiki olarak Birinci Dünya Savasi'na girisinde kilit rol oynamislardi. Göben ile Breslau'in zaferi, savas sirasinda Almanya baskomutani olan Feldmaresal Ludendorf'un tasviriyle, tüm harbin sonunu iki sene geciktirmis; Rusya'nin can damarlarini tikayarak bu ülkenin yenilgisi ve çarligin yikilisina sebep olmus, karsi karsiya gelen Ingiliz ve Osmanli imparatorluklarinin bogazlasmasi neticesinde tüm Ortadogu'nun kaderi belirlenmisti. Osmanli donanmasina Yavuz Sultan Selim adiyla katilan Göben ile Midilli ismini alan Breslau kelimenin tam anlamiyla kader gemileriydiler. Iste, elinizde tuttugunuz bu kitapta, bu iki kader gemisinin öyküsünü bizzat güvertelerinde çarpismis, destansi maceralarinda rol oynamis iki subayin gözünden okuyacak; Akdeniz'in sicak günesi ve Karadeniz'in kar firtinalari arasinda vuku bulan o heyecanli ve ölümcül savaslari adeta tekrar yasayacak, Osmanli Imparatorlugu'nun son büyük meydan okumasina deniz cephesinden bakmak firsatini bulacaksiniz.